selamikaranfil
moderatör
Üyelik: 01 Ocak 2005
Durum Online: Offline
Mesaj: 242
|
| Gönderildi: 02 Mart 2006 - 10:12 | IP Kayıtlı
|
|
|
AKREP
Yazdan kalma sicak bir eylül günüydü. Yasli kadin ikindi namazi için camiye giden kocasinin arkasindan kapiyi sürgüleyip merdivene oturdu. Içinde bir sikinti vardi nedense? Bir müddet oturduktan sonra ezanin okunmasiyla ayaga kalkti, romatizmali bacaklarini sürüyerek yukari çikti. Kocasinin açik biraktigi radyoyu kapatti. Gidip abdest aldi ve namaza durdu. Namazi bitince askerdeki ogluna, gelin kizina, kocasina, akrabalarina, bütün insanlara uzun ömürlü, hayirli olmalari için uzun uzun dua etti...
Agir agir, istemeye istemeye ayaga kalkti ve mutfaga gitti. Bir tepsiye bir avuç kadar kirmizi mercimek koydu ve ayiklamak için mutfagin balkonuna çikti. Daha aksama epeyce zaman vardi ama yemegi hazir edeyim diye düsünüyordu. "Bir gelinim olsaydi" diye iç geçirdi. "Kaç kisi vardi. Su evde, çin çin çocuk sesleri çinlardi. Yemegin tadina bile bakmadan bitirdikleri olurdu." diye düsündü. Sonra canlanip, "Mercimegi ayiklayayim" dedi. Ama önce balkondaki kuzineyi yakmaliyim dedi. Hem mercimek çorbasi yapacak, hem de patates haslayacakti. Bol soganli patates piyazini çok severdi kocasi. Balkondaki naylon torbalarin birinde çali çirpi birindeyse tezek vardi. Önce kuzinenin külünü bosaltti. Sonra çali çirpiyla atesi tutusturdu. Üstüne tencereyi oturturdu. "Patatesler haslanincaya kadar çorbayi da hazir ederim" dedi. Oturdugu yerden dönüp tepsiyi kucagima alayim derken oda ne? Bir adim arkasinda kocaman bir akrep, kuyrugunu kaldirmis, sanki parçalamaya hazir bir kaplan gibi tetikte beklemiyor mu? Yasli kadin gözleri faltasi gibi açilmis, umulmadik bir hizla kuzinenin dibindeki masayi kapip, akrebi kuyrugundan tuttugu gibi cayir cayir yanan atesin içine atti. Akrep cizirdaya cizirdaya, kivrila büküle yandi...
Aksam olunca iki yasli insan yemeklerini yediler... Aksam namazini kildilar. Kocanin çay fasli, yatsi namazi derken uyku zamani geldi ve birbirlerine hayirli geceler dileyerek yattilar.
Meydan gibi genis bir yer. Kocaman bir ates yakilmis, etrafta bir hayli insan var. Sanki bir törene gelmisler gibi merakla etrafa ve atese bakiyorlar. Yasli kadinin elleri ardina baglanmis, beyaz bir elbise giydirmisler. Yaninda iriyari, asik suratli iki tane adam var. Getirip tam atesin önüne dikiyorlar. Siyahlar giyinmis bir adam gök gürültüsü gibi bir sesle bagiriyor;
"Bir insan yakmanin cezasinin ne oldugunu biliyor musun? Biz de aynen seni öyle yakacagiz." Yasli kadin aglayarak yalvariyor;
-Vallahi de, billahi de ben kimseyi öldürmedim, ben kimseyi yakmadim.Ben kimseye zarar vermedim." diretiyor siyahli adam:
-Hayir,sen bir insan yaktin, biz de seni yakacagiz, diye.
Kadincagiz diz çöküyor, ayakta duracak dermani yok. Agliyor, agliyor, agliyor. "Yakmadim ben kimseyi" diyor. O sirada, atesin biraz ötesinde, kömürlesmis bir erkek cesedi gösteriyorlar. "Iste yaktigin kisi diyorlar. Kadin diretiyor, "Ben kimseyi yakmadim" diye. O sirada ceset yerinden dogruluyor, kömürlesmis sehadet parmagini kadina dogru sallayarak;
-Beni sen yaktin, diyor.
Artik yasli kadin bir sey söyleyemiyor. Yere yigiliyor. Iki yanindaki adamlar kollarindan tuttuklari gibi atese ativeriyorlar.
"Naciye, Naciye uyan! Rüya mi görüyorsun?" Yasli kadin kocasinin sarsmasiyla uyandi. Elini kütür kütür atan kalbinin üstüne koydu. "Allah'a sükür rüyaymis" dedi. Kan ter içinde kalmisti.
Rüyasini kocasina anlatti ve birden atese canli attigi akrep geldi aklina. Ne büyük bir hata, ne büyük bir günah isledigini anladi. Tereddüt bile etmeden akrebi canli canli atese atmisti. Ceza vermenin, yakmanin sadece Yüce Allah'a mahsus oldugunu düsündü. Sabah ezaninin okunmasiyla Kelime-i Sehadet getirerek yerinden kalkti, ter içindeki çamasirlarini degistirdi. Kocasi camiye gitmisti. Yasli kadin yorgun bir vaziyette gitti abdest aldi, namazini kildi. Allah'tan kendisini affetmesini istedi. Uzun uzun dua etti. Gözyasi döktü. Ta ortalik agarana, kuslar civil civil sabah nagmelerine baslayana dek...
(GÖNDEREN : SEYDA ÖZTÜRK)
|
Konu: AKREP.....
