Metin TEKIN ziyaretci
Üyelik: 01 Ekim 2003
Durum Online: Online Mesaj: -2224
|
Gönderildi: 02 Agustos 2006 - 15:46 | IP Kayıtlı
|
|
|
Gurbette Payimiza Düsen
Ölüm önüne konsa, baklava sinisi gibi karsilayacak kaç kisi var dünyada?
Tadinda mutluluk bulacak…
“Mutluyum!” dersiniz ama sizdeki hangi mutluluk ya da önce söyle sorsam; nedir mutluluk?
“Ne desem bilmem ki, mutluluk iste…”
Hiç çagrisimlari yok mu?
“Ana kucaginin sicakligini hissetmektir desem…”
Ana kucagindan inmek olmasa…
“Hayalini kurdugumuz oyuncaklarimizla bulusmak…”
Ne hayaller bitiyor, ne de oyuncaklar saglam kaliyor. Hele yenileri icat oldukça…
“Varligimizi, yasadigimizi hissedebilmek…”
Her gün sokaklarimizda gezinen tabutlara, yollarimizla kesisen mezarliklara ne demeli? Gögsümüze saplanan agrilar mutluluk mu birakir?
Birakiyor mu?..
“Sahip olabilme duygusunu araliksiz tatmin edebilirsek, iste o zaman yakalamis oluruz mutlulugu, iste o zaman!...”
Sahip olabilmenin siniri olmadigina göre?.. Mutluluk…
“Dünya lezzetlerini araliksiz tadabilmektir.”
“Araliksiz tadabilen…” var midir, mutlu olduklari kesin midir? Varlik içinde yüzerken mesela köprülerden atlayarak yüzememeyi tercih edenlere ne demeli?
“Tamam, buldum; taraftari oldugum takim galip gelirse ben çok mutlu olurum.”
Ya hiç galip gelemezse, takimlari galip gelememis olanlarin halleri, “takim” diye bir derde saplanip kalmamis olanlar…
“Çalismak beni çok mutlu eder.”
Elden ayaktan düsecegimiz günler de vardir.
“O halde yan gelip yatmak, ne diyeyim baska…”
Hirs, tamah, haset… rahat birakmaz ki… Güve gibi gezinirler içimizde. Sesleri bile iskence.
“Yani yok ya da güzel bir sey degil.”
Hayir:
Var ve güzel, oldukça da güzel bir sey…
Bastan beri misallerini verdigimiz, serinliginde nefeslenip neselendigimiz; “sanilan mutluluktur”. Nefsin arzuladigi… Esintiler gibi gelip geçen… Çogunlugun tattigi, çogunlukla tadilan…
Gölge gibi uzayan kisalan, yok olan...
Aslini çagristiran, hatirlatan…
Biri dügmeye bassa sanki var… Sanki doyumsuz tatta…
Bal gibi ama bal degil. Bal serbeti. Hayir, o bile degil; suyu yavan, bali yapay…
Ve…
O dahi güzel.
Mutluluk her haliyle güzel ama onu tatmak, doya doya yudumlamak için de zamanin geçmesi gerekiyor.
Ömrü tüketmesinden ürktügümüz zamanin… Dur durak bilmez zamanin…
Daldigimiz rüyalar âleminde sayili günlerimiz bir bir tükeniyor…
Kalan günlerimizin sayisini ise asla bilemiyoruz.
Mutlulukla birlikte acilari koynunda getiren günler de oluyor. Ister istemez tadiyoruz acilari…
Isteyerek yasadiklarimiz var, istemeden yasadiklarimiz var. Hele istemeden yasadiklarimiz ne de çok…
Hayat bu!..
Tatlisiyla acisiyla…
Ve bize emanettir hayat.
Bizim degil, bize emanet.
Vakti saati gelince de sahibi el koyuyor…
Görülmüs sey midir, emanetin teslim edilmedigi?..
Hâlâ “Benim!” diyenlere sasilmaz mi?
Dünya çilginlarina sasilmaz mi?
Günahta mutluluk arayanlara?...
Gerçek mutluluk iste dünya çilginlarindan olmamak ugruna gögüs kafesini aciya, çileye yaslamak; nefesin kirlenmisine yol vermemeye çalismaktir.
Emaneti sahibinden aldigimiz gibi tertemiz tutmaya çalismaktir gerçek mutluluk…
Ak bir alin, nurlu bir çehre tasimaya çalismak...
Dosta, dostlara tertemiz eller uzatabilmek…
Hayatin her anini, her türlü akisini, yakisini, hatta ölümü bile tatlandiran baldir gerçek mutluluk. Anavatanin çiçeklerinden derlenmis…
“Allah!” diyebilenin nasiplenebildigi...
Ve o dahi tadimlik;
Gurbetin payina ne düsmüsse, ondan payimiza devsirdigimiz…
Düzenleyen selamikaranfil Tarih: 30 Aralik 1899 - 00:00
|