:
Yazilar
Konu Konu: KURAN’ DA PEYGAMBER DUALARI.... Cevap YazYeni Konu
Yazar
Mesaj << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
selamikaranfil
moderatör
moderatör


Üyelik: 01 Ocak 2005
Durum Online: Offline
Mesaj: 242
Gönderildi: 23 Mart 2007 - 15:35 | IP Kayıtlı Alıntı selamikaranfil


KURAN'DA PEYGAMBER DUALARI   

Kuran'da bahsi geçen peygamberlerin her biri, belli özellikleri ile dikkati çeken kavimlere gönderilmislerdir. Bu kavimler, daha önce kendilerine gelen elçileri yalanlamis, azginlasmis ve asiriliga gitgide daha fazla yönelmis topluluklardi. Peygamberlerin görevi ise dini tanimayan veya tanidigi halde inkara yönelen bu topluluklara hak dini tanitmak, onlari Allah'a çagirmak ve ahirete yöneltmekti.    

Bu ise son derece zor bir isti. Tek basina bir insan, insanlarin çogunun kendisine karsi çikip tepki gösterecegini bile bile, o ana kadar hiç duyulmamis veya duyuldugu halde kabul edilmemis hak dini insanlara tanitmak üzere görevlendiriliyordu. Üstelik bu görev, sahip olduklarini ve hatta hayatini tehlikeye sokuyordu. Insanlar, sirf Allah'a çagirdigi için kendisinden nefret edebilir, hatta kendisini öldürmeye yeltenebilirlerdi. Kendisine eziyet edebilir, inanmisgibi görünüp hainlik yapabilirlerdi. Peygamberin çevresindeki hiç kimse, hatta ailesi bile kendisine inanmayabilirdi. Sorumlulugu ise Allah'a karsiydi. Bu, mutlaka yerine getirilmesi gereken, kapsami ve önemi oldukça büyük olan bir sorumluluktu. Insanlarin dini ögrenip ögrenmemeleri ve ögrendikleri ile cenneti hak edip etmemeleri peygamberin üzerindeki bir yükümlülük degildi. Onun tek vazifesi dini teblig etmekti.    

Bu, dünya üzerinde taniyip bildigimiz hiçbir seye benzemez. Tek basina bir insanin büyük bir topluluga karsi bu göreve baslamasi, oldukça zorlu bir istir.    

Ancak elbette durum, disaridan bakanlar için böyledir, aslinda, herseyin üzerinde hakim olan Allah'in gücüdür. Böyle bir durumda da inkarcilarin sayisi ya da gücü önemli bir faktör olmaz. Peygamberlerin her biri bu gerçegi çok iyi bilerek hareket etmisler, üzerlerindeki bu sorumlulugu Allah'a olan güvenleri ile tam anlamiyla yerine getirmislerdir. Allah peygamberlerin bu üstün özelliklerini ayetlerinde övmektedir. Kuran'da bildirildigi gibi Allah'in yardimi her zaman inananlardan yanadir ve Allah peygamberlerini insanlarin zulümlerinden korumaktadir. Kuran'da, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in hicret sirasinda yasadigi bir tehlikeden söz edilirken bu gerçek söyle açiklanmistir:    

Siz O'na (Peygambere) yardim etmezseniz, Allah O'na yardim etmistir. Hani kafirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çikarmislardi; ikisi magarada olduklarinda arkadasina söyle diyordu: "Hüzne kapilma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmisti, O'nu sizin görmediginiz ordularla desteklemis, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çagrilarini) alçaltmisti. Oysa Allah'in kelimesi, yüce olandir. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 40)    

Peygamberler, Kuran'da Allah'a karsi her sartta koruduklari içli yakinliklari ile örnek gösterilmislerdir:    

Andolsun sizin için, Allah'i ve ahiret gününü umanlar ve Allah'i çokca zikredenler için Allah'in Resulünde güzel örnekler vardir. (Ahzab Suresi, 21)    

Istekleri katiksizca Allah'tandir. Kendilerine peygamberlik görevinin verilmesinden itibaren tek çabalari verilen bu görevi yerine getirmek ve kavimlerini Allah'a çagirmak olmustur. Istekleri de elbette ki amaçlari ile dogru orantili olmustur. Içli, katiksiz, yakin ve samimi duanin örneklerini iste bu nedenle peygamberlerde oldukça net bir biçimde görebiliriz.    

Bu nedenle sitenin bundan sonraki kisminda Kuran'da ögretilen peygamber dualarini inceleyecegiz.   

HZ.NUH'UN DUALARI    

Kuran'da, yillar boyunca, örnek bir kararlilikla kavmini tevhid dinine çagiran Hz. Nuh'un sabrindan övgü ile bahsedilir. Hz. Nuh kendisine ve yanindaki müminlere düsmanlik gösteren kavmine karsi kararlilikla mücadele etmistir. Hz. Nuh'un içinde bulundugu her türlü durumda Allah'a yönelmesi, O'nun yardimini umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler için büyük bir örnektir. Hz. Nuh içinde bulundugu durumu Allah'a söylemisve söyle dua etmistir:    

Sonunda Rabbine dua etti: "Gerçekten ben, yenik düsmüsdurumdayim. Artik Sen (bu kafir toplumdan) intikam al." (Kamer Suresi, 10)    

Baska bir surede Hz. Nuh'un Allah'a duasi su sekilde haber verilir:    

Nuh: "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi birakma." dedi. "Çünkü Sen onlari birakacak olursan, Senin kullarini sasirtip-saptirirlar ve onlar, kötülükte siniri asan (facir'den) kafirden baskasini dogurmazlar. Rabbim, beni, annemi, babami, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadinlari bagisla. Zalimlere yikimdan baskasini arttirma." (Nuh Suresi, 26-28)    

Allah, Hz. Nuh'un bu duasini kabul etmisve ileride kopacak olan Tufan'a hazirlik yapmasini emretmistir. Hz. Nuh yakinda herhangi bir deniz veya göl olmamasina ragmen Allah'in emri üzerine büyük bir gemi yapmaya baslamistir. Geminin yapimi sirasinda kavmi ise kendisi ile alay etmeye devam etmistir. Bu olay Kuran'da söyle haber verilir:    

Gemiyi yapiyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her ugradiginda O'nunla alay ediyordu. O: "Eger bizimle alay ederseniz, alay ettiginiz gibi biz de sizlerle alay edecegiz" dedi. (Hud Suresi, 38)    

Ancak Hz. Nuh kavminin tüm baskisina ragmen, Allah'in emri geregi gemiyi hazirlamaktadir. Ve sonunda Allah'in vaadi gelir ve tufan patlak verir:    

Biz de 'bardaktan bosanircasina akan' bir su ile gögün kapilarini açtik. Yeri de 'coskun kaynaklar' halinde fiskirttik. Derken su, takdir edilmisbir ise karsi (hükmümüzü gerçeklestirmek üzere) birlesti. Ve onu da tahtalar ve çiviler(le insa edilmisgemi) üzerinde tasidik. (Kamer Suresi, 11-13)

Tufan sirasinda bogulanlardan birisi de Hz. Nuh’un ogludur. Hz. Nuh tufandan önce oglunu gemiye çagirir ancak oglu babasinin bu çagrisini kabul etmez. (Hud Suresi, 43) Kuran’da Hz. Nuh’un, oglunun ölümü üzerine Allah’a su sekilde seslendigi haber verilmektedir:

Nuh Rabbine seslendi: Dedi ki: “Rabbim, süphesiz benim oglum ailemdendir ve Senin va’din de dogrusu haktir. Sen hakimler hakimisin.” Dedi ki: “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden degildir. Çünkü o, salih olmayan bir is(yapmistir). Öyleyse hakkinda bilgin olmayan seyi benden isteme. Gerçekten ben, cahillerden olmayasin diye sana ögüt veriyorum.” (Hud Suresi, 45-46)

Hz. Nuh kavminin helak edilmesi için dua ederken “mümin olarak evine girenlerin” korunmasini istemistir. Oysa Nuh’un oglu iman etmemistir. Kuran’da Hz. Nuh’un Allah’a kendisini affetmesi için söyle dua ettigi bildirilir:

Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan seyi Senden istemekten Sana siginirim. Ve eger beni bagislamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana ugrayanlardan olurum." (Hud Suresi, 47)    

HZ.IBRAHIM'IN DUALARI    

Günümüzde milyonlarca insanin hac görevini yerine getirmek için ziyaret ettigi Kabe'yi insa eden Hz. Ibrahim, Kuran'da, "tek basina bir ümmet" olarak tanitilmaktadir. O ve oglu Hz. Ismail, bundan binlerce yil önce, Allah'in vahyi dogrultusunda insanlarin toplanacaklari ve O'nu zikredecekleri, yilin belirli zamanlarinda oraya hacca gelecekleri bir ev insa etmislerdir. Bu evin Kuran'daki adi Kabe'dir. Ikisi bunu bir ibadet olarak yapmis, ve sonrasinda söyle dua etmislerdir:    

Ibrahim, Ismail'le birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlarini yükselttiginde (ikisi söyle dua etmisti): "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Süphesiz, Sen isiten ve bilensin". (Bakara Suresi, 127)    

Kabe'nin insa edildigi yer zamanla gelisecek ve bugün Mekke olarak isimlendirdigimiz sehir halini alacaktir. Hz. Ibrahim burasi için Allah'a söyle dua etmistir:    

Hani Ibrahim: "Rabbim, bu sehri bir güvenlik yeri kil ve halkindan Allah'a ve ahiret gününe inananlari ürünlerle riziklandir" demisti de (Allah: "Sadece inananlari degil) inkâr edeni de az bir süre yararlandirir, sonra onu atesin azabina ugratirim; ne kötü bir dönüstür o"demisti. (Bakara Suresi, 126)    

Hz. Ibrahim ve oglu Ismail dualarinda sadece kendi yasadiklari dönem için degil, kendilerinden sonra gelecek olan kusaklar için de bazi isteklerde bulunmuslardir:    

Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmus(Müslümanlar) kil ve soyumuzdan Sana teslim olmus(Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Süphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabi ve hikmeti ögretsin ve onlari arindirsin. Süphesiz, Sen güçlü ve üstün olansin, hüküm ve hikmet sahibisin. (Bakara Suresi, 128-129)    

Hz. Ibrahim'in bir baska duasinda, Allah'a yakinlasma yollari aradigi söyle haber verilmektedir:    

Hani Ibrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasil dirilttigini göster" demisti. (Allah ona:) "Inanmiyor musun?" deyince, "Hayir (inandim), ancak kalbimin tatmin olmasi için" dedi. "Öyleyse, dört kustut. Onlari kendine alistir, sonra onlari (parçalayip) her bir parçasini bir dagin üzerine birak, sonra da onlari çagir. Sana kosarak gelirler. Bil ki, süphesiz Allah, üstün ve güçlü olandir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Bakara Suresi, 260)    

Ayetten de açikça anlasildigi gibi Ibrahim Peygamberin Allah'tan ölüleri nasil dirilttigini göstermesini istemesi, inancindaki bir zayifliktan dolayi degildi. Aksine iman etmisti, ama iman ettigi gerçegi tam anlamiyla kavramak istiyordu. O, son derece samimi ve içten bir biçimde Allah'in bir mucizesine tanik olmayi istemis, Allah bu samimi duaya icabet etmisti.    

Hz. Ibrahim'in babasi bir putperestti. O, babasina dini teblig etmisancak babasi iman etmeyi kabul etmemisti. Ibrahim Peygamber ise babasi için Allah'tan bagislanma dilemisti:    

(Ibrahim:) "Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bagislanma dileyecegim, çünkü, O, bana pek lütufkardir" dedi. Sizden ve Allah'tan baska taptiklarinizdan kopup-ayriliyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacagim." (Meryem Suresi, 47-48)    

Hz. Ibrahim'in, babasi bir mümin olmadigi halde onun için Allah'a dua etmesinin gerçek nedeni de Kuran ayetlerinde söyle haber verilmektedir:    

Kendilerine onlarin gerçekten çilgin atesin arkadaslari olduklari açiklandiktan sonra -yakinlari dahi olsa- müsrikler için bagislanma dilemeleri Peygambere ve iman edenlere yarasmaz. Ibrahim'in babasi için bagislanma dilemesi, yalnizca ona verdigi bir söz dolayisiyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah'a düsman oldugu açiklaninca ondan uzaklasti. Dogrusu Ibrahim, çok duygulu, yumusak huyluydu. (Tevbe Suresi, 113-114)    

Bugün milyonlarca insanin ziyaret ettigi Mescid-i Haram'a yani Kabe'ye ilk yerlesen Hz. Ibrahim, duasinin devaminda ogullari Ismail, Ishak ve tüm müminler için su isteklerde bulunmustu:    

Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarimdan bir kismini Beyt-i Haram yaninda ekini olmayan bir vadiye yerlestirdim; Rabbimiz, dosdogru namazi kilsinlar diye (öyle yaptim), böylelikle Sen, insanlarin bir kisminin kalblerini onlara ilgi duyar kil ve onlari birtakim ürünlerden riziklandir. Umulur ki sükrederler. Rabbimiz, süphesiz Sen, bizim sakli tuttuklarimizi da, açiga vurduklarimizi da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir sey Allah'a gizli kalmaz. Hamd, Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarliga ragmen Ismail'i ve Ishak'i armagan etti. Süphesiz Rabbim, gerçekten duayi isitendir. Rabbim, beni namazi(nda) sürekli kil, soyumdan olanlari da. Rabbimiz, duami kabul buyur. Rabbimiz, hesabin yapilacagi gün, beni, anne-babami ve mü'minleri bagisla. (Ibrahim Suresi, 37-41)    

Görüldügü gibi Hz. Ibrahim duasinda hem Allah'in sifatlarini saymakta, hem de O'na sükretmektedir. O'ndan istedigi seyler de, kendisini O'na yakinlastiracak, ahirette bagislanmasina vesile olacak isteklerdir.      

HZ.LUT'UN DUALARI    

Kuran'da "hüküm ve ilim" verilen peygamber olarak bahsedilen Hz. Lut, Nuh Peygamber gibi kavmine uzun yillar boyunca hak dini teblig etmistir. Ancak Allah'in sinirlarini çigneyerek escinsel iliskilerde bulunan kavminin Hz. Lut'a cevabi hep olumsuz olmustur:    

Hani Lut da kavmine söyle demisti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadigi hayasiz-çirkinligi mi yapiyorsunuz? Gerçekten siz kadinlari birakip sehvetle erkeklere yaklasiyorsunuz. Dogrusu siz, ölçüyü asan (azgin) bir kavimsiniz. Kavminin cevabi: "Yurdunuzdan sürüp çikarin bunlari, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmis!" demekten baska olmadi. (A'raf Suresi, 80-82)    

Lut Kavmi, Allah'in elçisini tanimamakla kalmayip, ona karsi açikça meydan okumustu. Hz. Lut ise kavmini uzun bir zaman tevhid dinine çagirdi, herhangi bir olumlu cevap alamayinca Allah'a söyle dua etti:    

Dedi ki: "Rabbim, fesat çikaran (bu) kavme karsi bana yardim et." (Ankebut Suresi, 30)    

Hz. Lut'un duasini Allah kabul etti ve Allah'in elçisine baskaldiran Lut Kavmi helak oldu:    

Süphesiz Biz, fasiklik yapmalarindan dolayi, bu ülke halkinin üstüne gökten igrenç bir azab indirecegiz. Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçik bir ayet birakmisizdir. (Ankebut Suresi, 34-35)    

Bu örnekte gördügümüz gibi dua, sadece insanlarin iyiligi, dünya ve ahiret saadeti için olmayabilir. Allah'in sinirlarini çigneyen, müminlere zulmeden topluluklarin helaki için birçok peygamber dua etmistir. Hz. Lut'un duasi da buna bir örnektir.    

HZ. EYÜP'ÜN DUALARI    

Kuran'da dört yerde Hz. Eyüp'ten bahsedilir ve onun sabri müminlere örnek olarak gösterilir. Allah'tan vahiy alan seçilmisbir kul olan Hz. Eyüp (Nisa Suresi, 163), ciddi bir hastaliga yakalanarak sikinti çekmistir. Ancak içinde bulundugu her türlü agir sartta daima sabri ve Allah'a olan güveni ile öne çikmistir. Allah onun bu vasfini tüm müminlere örnek olarak gösterir:    

... Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi. (Sa'd Suresi, 44)    

Hz. Eyüp yakalandigi hastaligin yanisira bir de seytanin olumsuz telkini ile karsi karsiya kalmisti. Ancak Hz. Eyüp bu sikintisini samimi olarak Allah'a açmisve O'ndan yardim dileyerek dua etmistir:    

Kulumuz Eyyub'u da hatirla. Hani o: "Herhalde seytan, bana kahredici bir aci ve azab dokundurdu" diye Rabbine seslenmisti. (Sad Suresi, 41)    

Bir baska ayette, Hz. Eyüp'ün içli duasindan söyle söz edilir:    

Eyüp de; hani o Rabbine çagrida bulunmustu: "Süphesiz bu dert (ve hastalik) beni sariverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanisin." (Enbiya Suresi, 83)    

Allah elbette bu salih kulunun duasina icabet etmistir. Allah'in Hz. Eyüb'e verdigi cevap ayetlerde söyle aktarilir:    

Böylece onun duasina icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katimizdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katini daha verdik. (Enbiya Suresi, 84)    

Allah insanlari çok farkli sekillerde imtihan etmektedir. Allah'in salih kullarindan biri olan Hz. Eyüp de siddetli bir sikinti ile denenmistir. Benzer sikintilar, yine dünyadaki imtihan ortami içinde baska müminlerin basina da gelebilir. Dolayisiyla bu tür bir durumda kalan bir mümin, Hz. Eyüp örneginde oldugu gibi, imtihanin sekli ve süresi ne olursa olsun Allah'in insana tasiyamayacagi yükü yüklemeyeceginin bilincinde olmalidir.       

HZ. YUSUF'UN DUALARI    

Hz. Yusuf kissasi, dua konusunda müminler için güzel örneklerle doludur. Hz. Yusuf, karsilastigi her türlü sikintiya karsi tevekküllü ve teslimiyetli davranmasiyla, Allah'a olan sadakatiyle, saglam bir imanin tüm alametlerini göstermistir.    

Hz. Yusuf'a ve babasi Hz. Yakup'a isabet eden sikintilar, küçük yastaki Hz. Yusuf'un kiskanç kardesleri tarafindan kuyuya atilip bir kurt tarafindan yenmisgibi gösterilmesiyle baslar. Ancak Hz. Yakup, çok sevdigi oglunun basina gelen bu olay karsisinda Allah'a olan teslimiyetini korur:    

Ve üzerine yalandan kan (sürülmüs) ola gömlegini getirdiler. "Hayir" dedi. Nefsiniz, sizi yaniltip (böyle) bir ise sürüklemis. Bundan sonra (bana düsen) güzel bir sabirdir. Sizin bu düzüp-uydurduklariniza karsi yardim istenecek olan Allah'tir." (Yusuf Suresi, 18)    

Ayetten de anlasilacagi gibi oglunun kanli gömlegi ile karsilasan Hz. Yakup, gerçek bir mümin tavri göstererek yapacagi en dogru davranisin "sabir, tevekkül ve dua" olacagini söyler. Nitekim kuyuya atilarak ölüme terk edilen Hz. Yusuf, bir mucize eseri yoldan geçen bir kervan tarafindan bulunur. Onu bulan kafile, onu para karsiliginda satmaya karar verir ve yanlarina alir.    

Bunun ardindan köle olarak önde gelen bir Misirliya satilan Hz. Yusuf'a, ergenlik çagina geldiginde Allah "ilim ve hikmet" (Yusuf Suresi, 22) verir.    

O'nu satin alan Misirlinin karisi, ayette bildirildigine göre ondan murad almak ister. Bunu kabul etmeyen Hz. Yusuf'u hapse attirmakla tehdit eder. Bunun üzerine Hz. Yusuf söyle dua eder:    

(Yusuf) Dedi ki:"Rabbim, zindan, bunlarin beni kendisine çagirdiklari seyden bana daha sevimlidir. Kurduklari düzeni benden uzaklastirmazsan, onlara (korkarim) egilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum. (Yusuf Suresi, 33)

Ayette görüldügü gibi Hz. Yusuf, duasinda içinde bulundugu durumu samimi olarak itiraf etmistir. Bunun ardindan hapse atilan Hz. Yusuf, zindanda yanindakilere teblige baslar:    

“Ey zindan arkadaslarim, birbirinden ayri (bir sürü) Rabler mi daha hayirlidir, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mi? Sizin Allah’tan baska taptiklariniz, Allah’in kendileri hakkinda hiçbir delil indirmedigi, sizin ve atalarinizin ad olarak adlandirdiklarinizdan baskasi degildir. Hüküm, yalnizca Allah’indir. O, Kendisi’nden baskasina kulluk etmemenizi emretmistir. Dosdogru olan din iste budur, ancak insanlarin çogu bilmezler.” (Yusuf Suresi, 39-40)

Yillar boyu orada kaldiktan sonra, Misirli'nin karisinin da Hz. Yusuf'un masum oldugunu söylemesi üzerine Hz. Yusuf zindandan çikarilir. (Yusuf Suresi, 51-54)    

Tüm bu sikintilarin ardindan Hz. Yusuf'un duasi kabul edilir ve kuyuya atilma ile baslayan olaylar, ülkenin iktidarinda söz sahibi olmasiyla devam eder:    

Iste böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Misir'da) diledigi yerde konakladi... (Yusuf Suresi, 56)    

Böylece iktidar sahibi olan Hz. Yusuf, kendisini zindandan çikararak hazinenin basina geçiren Allah'a sükreder ve dünyada Müslüman olarak ölmek ve ahirette de salihlerle birlikte olmak için dua eder:    

Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanini) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) ögrettin. Göklerin ve yerin Yaraticisi, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatima son ver ve beni salihlerin arasina kat. (Yusuf Suresi, 101)      

HZ. SUAYB'IN DUALARI

Medyen ve Eyke halkina peygamber olarak gönderilen Hz. Suayb, Allah'in sinirlarini çigneyen kavmini imana davet etmisti. (Araf Suresi, 85)    

Medyen halkinin Hz. Suayb'a cevabi Nuh ve Lut kavimlerinin cevaplarindan farkli olmadi. Hz. Suayb'in söylediklerini kabul etmeyen kavim, onu ve diger müminleri yasadiklari topraklardan sürgün etmekle tehdit etti:    

Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki: "Ey Suayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çikaracagiz veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz..." (Araf Suresi, 88)    

Hz. Suayb ise, Medyen halkinin duyarsizligi ve tehditkar tavri üzerine Allah'a tevekkül ederek O'na dua etti:    

Allah bizi ondan kurtardiktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karsi yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'in dilemesi disinda, ona geri dönmemiz bizim için olacak isdegildir. Rabbimiz, ilim bakimindan herseyi kusatmistir. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasinda 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayirlisisin. (A'raf Suresi, 89)

Sonunda Lut ve Nuh kavminin basina gelenler Medyen halkinin da basina geldi. Hz. Suayb'in duasi üzerine Allah hükmünü verdi ve Allah'in elçisini tanimayan kavim helak edildi:

Bunun üzerine onlari dayanilmaz bir sarsinti tuttu da, kendi yurtlarinda diz üstü çökmüsolarak sabahladilar. Suayb'i yalanlayanlar, sanki orda 'hiç refah içinde yasamamislar' gibi oldular: Suayb'i yalanlayanlar, asil büyük hüsrana ugradilar. (Araf Suresi, 91-92)    

HZ. SÜLEYMAN'IN DUALARI    

Hz. Süleyman'in önemli özelliklerinden biri, büyük bir güç ve iktidara sahip olmasiydi. Ona birçok üstün yetenekler de verilmisti. Hz. Süleyman'a verilen bu üstün yetenekler arasinda cinleri yönetmek, hatta hayvanlarla konusmak da bulunuyordu. Hz. Süleyman'in hayvanlarin konusmalarini anlamasi Kuran ayetlerinde söyle haber verilir:    

Süleyman, Davud'a mirasçi oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuslarin konusma-dili ögretildi ve bize herseyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçik bir üstünlüktür."(Neml Suresi, 16)    

Kendisine verilen üstünlüklerden dolayi Allah'a sükreden Hz. Süleyman'in duasi ise söyledir:    

"... Rabbim, bana, anne ve babama verdigin nimete sükretmemi ve hosnut olacagin salih bir amelde bulunmami ilham et ve beni rahmetinle salih kullarin arasina kat." (Neml Suresi, 19)    

Allah Hz. Süleyman'a bazi özel yeteneklerin disinda büyük maddi imkanlar da sunmustu. Hz. Süleyman da bu zenginliklere karsi O'na hep sükretmisve söyle dua etmisti:    

Rabbim, beni bagisla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armagan et. Süphesiz Sen, karsiliksiz armagan edensin. (Sad Suresi, 35)    

Daha önceki bölümlerde dua konularinin sadece sahsi ve dünyevi istekler olmamasi gerektigi üzerinde durmustuk. Hz. Süleyman'in "hiç kimseye nasip olmayan bir mülk" istemesi de dünyevi bir istek degil, aslinda ahirete yönelik bir istektir. Nitekim onun "... gerçekten ben mal sevgisini Allah'i zikretmekten dolayi tercih ettim..." (Sad Suresi, 32) dedigi ayetlerde bildirilmektedir.

Eger bir insan elinde bulunan maddi imkanlari Allah rizasi için kullaniyor ve bu imkanlar onu Allah'a yakinlastiriyor, Allah'i anmasina vesile oluyorsa, onun dünya nimetlerini istemesi konusunda sikinti duymasina gerek yoktur. Çünkü artik bu nimetler onu ahirete yakinlastiracak birer vesile haline gelmistir.       

HZ. ZEKERIYA'NIN DUALARI    

Kuran'in üç ayri suresinde Hz. Zekeriya'nin dualarindan bahsedilir. Yasi ilerlemisolan Hz. Zekeriya, kendi ardindan kavmi içinde imani ayakta tutmasi için Allah'tan bir varis istemistir. Kendisi çocuk sahibi olmak için oldukça yasli, karisi ise kisir oldugu için varisi yoktur ve Allah'a duada bulunmustur:   

Hani o, Rabbine gizlice seslendigi zaman; Demisti ki: “Rabbim, süphesiz benim kemiklerim gevsedi ve bas, yaslilik aleviyle tutustu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadim. Dogrusu ben, arkamdan gelecek yakinlarim adina korkuya kapildim, benim karim da bir kisir (kadin)dir. Artik bana Kendi Katindan bir yardimci armagan et. Bana mirasçi olsun. Yakup ogullarina da mirasçi olsun. Rabbim, onu razi olunan kil.” (Meryem Suresi, 3-6)

Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim, bana Katindan tertemiz bir soy armagan et. Dogrusu Sen, dualari isitensin” dedi. (Al-i Imran Suresi, 38)

Zekeriya da; hani Rabbine çagrida bulunmustu: “Rabbim, beni yalniz basima birakma, Sen mirasçilarin en hayirlisisin.” (Enbiya Suresi, 89)

Ayette Hz. Zekeriya'nin Allah'a gizlice seslendigi bildirilmektedir. Bu, samimiyetin en büyük göstergelerinden biridir. Nitekim Allah, Kendisine bu tür bir samimiyet içinde çagrida bulunan Hz. Zekeriya'nin duasini kabul etmistir:

Onun duasina icabet ettik, kendisine Yahya’yi armagan ettik, esini de dogurmaya elverisli kildik. Gerçekten onlar hayirlarda yarisirlardi, umarak ve korkarak Bize dua ederlerdi. Bize derin saygi gösterirlerdi. (Enbiya Suresi, 90)

(Allah buyurdu:) “Ey Zekeriya, süphesiz Biz seni, adi Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaskilmamisiz.” (Meryem Suresi, 7)

O mihrapta namaz kilarken, melekler ona seslendi: “Allah, sana Yahya’yi müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi (Isa’yi) dogrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.” (Al-i Imran Suresi, 39)

Ayetlerin devaminda bildirildigine göre, Hz. Zekeriya Allah'in duasina karsilik ileri yasina ragmen kendisine bir erkek evlat bagislamasina sasirir. Kendisine müjdeyi ileten melek ise O'na Allah'in kudretini hatirlatir:

Dedi ki: "Rabbim, karim kisir (bir kadin) iken, benim nasil oglum olabilir? Ben de yasliligin son basamagindayim." (Ona gelen melek:) "Iste böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: - Bu Benim için kolaydir, daha önce sen hiçbir sey degil iken, seni yaratmistim." (Meryem Suresi, 8-9)

Önceki bölümlerde Allah'in samimi kullarinin dualarina onlar için en hayirli olacak sekilde icabet ettigini belirtmistik. Ve Allah'in içten çagrida bulunan inananlarin tek dostu ve yardimcisi oldugunu da bildirmistik. Allah, çocuk sahibi olmasi imkansiz gibi görünen Hz. Zekeriya'ya da, samimi duasina icabet ederek salih bir ogul armagan etmistir.    

HZ. YUNUS'UN DUALARI

Kuran'da, Hz. Yunus'tan söyle söz edilir:

Süphesiz Yunus da gönderilmis(elçi)lerdendi. Hani o, dolu bir gemiye kaçmisti. Böylece kur'aya katilmisti da, kaybedenlerden olmustu. Derken onu balik yutmustu, oysa o kinanmisti. (Saffat Suresi, 139-142)    

Hz. Yunus peygamber olarak gönderildigi kavmini terk etmisti. Yukaridaki ayetlerde görüldügü gibi, binmis oldugu gemide yolcular arasinda kura çekilmis ve kura sonucunda onun denize atilmasina karar verilmisti. Yine Kuran’da bildirildigine göre, denize atilan Hz. Yunus, dev bir balik tarafindan yutulmustur.

Baligin karninda iken pismanlik duyan Hz. Yunus, Allah’a söyle dua etmistir:

Senden baska ilah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum. (Enbiya Suresi, 87)

Allah ise Hz. Yunus'un samimi duasina karsilik onu mucizevi bir biçimde kurtarmistir:

Bunun üzerine duasina icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardik. Iste Biz, iman edenleri böyle kurtaririz. (Enbiya Suresi, 88)

Hz. Yunus'u Allah daha sonra da itaatli bir kavmin basina geçirmistir:

"Onu yüzbin veya (sayisi) daha da artan (bir topluluk)a (Peygamber olarak) gönderdik. Sonunda ona iman ettiler, Biz de onlari bir süreye kadar yararlandirdik." (Saffat Suresi, 147-148)

Daha önceki bölümlerde Allah'in bir duayi kabul ederken bunu belli sebeplere bagladigini, ancak dilerse sebepsiz de istenilen seyi gerçeklestirebilecegini ve bunun göklerin ve yerin Rabbi olan Allah için son derece kolay oldugunu söylemistik. Allah Hz. Yunus'un duasini kabul ederken de her türlü zor görünen sarti ortadan kaldirmisve Hz. Yunus'u baligin karnindan kurtarmistir. Bu, insanin hiçbir zaman Allah'in rahmetinden umut kesmemesi ve hep O'na dua etmesi gerektiginin çarpici delillerinden biridir. Insan Rabbimize içten yöneldigi müddetçe, kesin bir karsilik görecektir.       

HZ. ISA'NIN DUALARI   

Kuran'da, Hz. Isa'dan söz edilirken söyle denir:    

"... Onun adi Meryem oglu Isa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygindir' ve (Allah'a) yakin kilinanlardandir.." (Al-i Imran Suresi, 45)    

Kuran’da havarilerinin Hz. Isa’dan Allah’a dua etmesini ve gökten bir sofra talep indirilmesini istedikleri haber verilir. “Sofra” anlamina gelen Maide Suresi’nde anlatilan bu olay söyledir:

Havariler: "Ey Meryem oglu Isa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demislerdi. O da: "Eger inanmislarsaniz Allah'tan korkup-sakinin" demisti. (Bu sefer Havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize dogru söyledigini bilelim ve buna sahidlerden olalim" demislerdi. (Maide Suresi, 112-113)    

Havarilerin bu isteklerinin altinda olaganüstü bir olay görmek istegi yatiyordu. Hz. Isa, bu mucize isteginin yersiz oldugunu belirtmesine ragmen, havariler gökten sofra inerse kalplerinin daha da tatmin olacagini söyleyerek israr ettiler. Hz. Isa ise, havarilerin bu istekleri üzerine Allah'a dua ederken, Kuran'daki birçok dua örneginde oldugu gibi Allah'i sifatlariyla andi. Kuran'da, Hz. Isa'nin bu duasindan söyle söz edilir:

Meryem oglu Isa: "Allah'im, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramiz için bir bayram ve Sen'den de bir belge olsun. Bizi riziklandir, Sen rizik vericilerin en hayirlisisin" demisti. (Maide Suresi, 114)    

Allah Hz. Isa'nin duasini kabul etti ve söyle buyurdu:    

Allah demisti ki: "Süphesiz ben bunu size indirecegim. Artik bundan sonra sizden kim inkâr ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azablandirmayacagim bir azabla azablandiracagim." (Maide Suresi, 115)    

Hz. Isa'nin Maide Suresi'ndeki ikinci duasi ise, havarilerin korunup gözetlenmesi ve bagislanmasi konusundaydi:    

Allah: "Ey Meryem oglu Isa, insanlara, beni ve anneni Allah'i birakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediginde (Isa söyle dedi); "Seni tenzih ederim, hakkim olmayan bir sözü söylemek bana yakismaz. Eger bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmissindir. Sen bende olani bilirsin, ama ben Sen'de olani bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen."    

"Ben onlara bana emrettiklerinin disinda hiçbir seyi söylemedim. (O da suydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onlarin içinde kaldigim sürece, ben onlarin üzerinde bir sahidim. Benim (dünya) hayatima son verdiginde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen herseyin üzerine sahid olansin." Eger onlari azablandirirsan, süphesiz onlar Senin kullarindir, eger onlari bagislarsan, süphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen." (Maide Suresi, 116-118)   

HZ.MUHAMMED (SAV)'IN DUALARI

Kuran'da "Süphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin" (Kalem Suresi, 4) ayetiyle tanitilan son peygamber Hz. Muhammed (sav), gecenin bir bölümünü dua, zikir ve ibadetle geçiriyordu. Bir ayette bundan söyle söz edilir:    

Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiginde, yarisinda ve üçte birinde kalktigini bilir; seninle birlikte olanlardan bir toplulugun da. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamayacaginizi bildi, böylece tevbenizi kabul etti... (Müzemmil Suresi, 20)

Kuran’da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in müminlere karsi ne kadar düskün ve sefkatli oldugu anlatilir ve onlar için bagislanma dilemesi emredilir:

Allah'tan bir rahmet dolayisiyla, onlara yumusak davrandin. Eger kaba, kati yürekli olsaydin onlar çevrenden dagilir giderlerdi. Öyleyse onlari bagisla, onlar için bagislanma dile ve iskonusunda onlarla müsavere et. Eger azmedersen artik Allah'a tevekkül et. Süphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (Al-i Imran Suresi, 159)    

Kuran’da daha birçok ayette kutlu Peygamberimiz (sav)’in dualarindan bahsedilmektedir. Dualarda Allah’i sifatlari ile birlikte anmanin en güzel örneklerini Peygamberimiz Hz. Muhammed’in dualarinda görebiliriz. Bunlardan bir tanesi söyledir:

De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'im, diledigine mülkü verirsin ve dilediginden mülkü çekip-alirsin, diledigini aziz kilar, diledigini alçaltirsin; hayir Senin elindedir. Gerçekten Sen, herseye güç yetirensin." (Al-i Imran Suresi, 26)    

Tüm peygamberler gibi Hz. Muhammed (sav) de gönderildigi kavmin ileri gelenleri tarafindan tehdit edilmisve zaman zaman seytanin olumsuz telkinleri ile karsi karsiya kalmistir. Böyle durumlarda Peygamberimiz (sav) Allah'a üzerindeki sikintiyi kaldirmasi için söyle yalvarmistir:    

Ve de ki: "Rabbim seytanin kiskirtmalarindan sana siginirim. Ve onlarin benim yanimda bulunmalarindan da Sana siginirim Rabbim." (Müminun Suresi, 97-98)    

Müminun Suresi'nin son ayetinde ise Peygamberimiz (sav)'in bir duasi söyle aktarilir:    

Ve de ki: "Rabbim bagisla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayirlisisin." (Müminun Suresi, 118)       

HZ. MUSA'NIN DUALARI   

Israilogullari'na elçi olarak gönderilen Hz. Musa, Firavun'un zulmünden kurtulmasi için, henüz bebek iken annesine gelen vahy üzerine bir nehre birakilmisti. Firavun ve ailesi nehirde bulduklari Hz. Musa'yi evlat edindiler. (Kasas Suresi, 7-8) Hz. Musa'ya Firavun'un sarayinda ergenlik çagina geldiginde diger peygamberler gibi Allah'tan "ilim ve hikmet" verildi. (Kasas Suresi, 14)    

Kuran'da Hz. Musa'nin Allah'a yönelerek dua etmesine neden olan bir olay söyle anlatilir:    

(Musa) Halkinin haberi olmadigi bir zamanda sehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarindan, su da düsmanlarindan. Derken taraftarlarindan olan, düsmanlarindan olana karsi ondan yardim istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk atti ve isini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu seytanin isindendir; o, gerçekten açikça saptirici bir düsmandir" dedi. (Kasas Suresi, 15)    

Ayette anlatilan olay sonucunda Hz. Musa Allah'tan bagislanma diledi ve bir daha suçlu ve günahkarlara destek olmayacagina dair Allah'a söz verdi:    

Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artik beni bagisla." Böylece (Allah) onu bagisladi. Süphesiz. O, bagislayandir, esirgeyendir. Dedi ki: "Rabbim, bana verdigin nimetler adina, artik suçlu günahkarlara destekçi olmayacagim." (Kasas Suresi, 16-17)    

Söz konusu olayin duyulmasi üzerine, bulundugu sehrin önde gelenleri Hz. Musa'yi yakalayarak öldürmeyi planladilar. Bunu ögrenince Hz. Musa yine Allah'a dua etti:    

Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çikip gitti: "Rabbim, zalimler toplulugundan beni kurtar" dedi. (Kasas Suresi, 21)    

Hz. Musa’nin duasi kabul edildi ve Allah’in yönlendirmesiyle Firavun’un sehrinden ayrilarak daha güvenli bir yere gitmek üzere yola koyuldu. Bu sirada da sürekli Allah’a yönelmis, hep O’na dua etmisti:

Medyen'e dogru yöneldiginde de: "Umarim Rabbim, beni dogru bir yola yöneltip iletir" dedi. Medyen suyuna vardigi zaman, su almakta olan bir insan toplulugu buldu. Onlarin gerisinde de (hayvanlari su basina götürmekten çekinen) iki kadin buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadikça, biz sürülerimizi sulayamayiz; babamiz, yasi ilerlemisbir ihtiyardir." dediler. Hemencecik onlarin sürülerini suladi, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: "Rabbim, dogrusu bana indirdigin her hayra muhtacim." Çok geçmeden, o iki (kadin)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karsilik sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatinca o: "Korkma" dedi. "Zalimler toplulugundan kurtulmusoldun." (Kasas Suresi, 22-25)    

Bu olaylarin ardindan Hz. Musa Medyen’de yerlesti. Ardindan geçen 8-10 yildan sonra ailesiyle birlikte Medyen’den ayrildi. Yolda Tuva Vadisi denilen yere geldiginde ilk vahyi alacakti. Allah ona Firavun’a gitmesini ve kendisine dini teblig etmesini emretti. Hz. Musa’nin Kasas Suresi’nde Allah’a bu konuda söyle dua ettigi bildirilir:

Dedi ki: "Rabbim, gerçekten onlardan bir kisi öldürdüm, beni öldürmelerinden korkuyorum. Ve kardesim Harun; dil bakimindan o benden daha düzgün konusmaktadir, onu da benimle birlikte bir yardimci olarak gönder, beni dogrulasin. Çünkü onlarin beni yalanlamalarindan korkuyorum." (Kasas Suresi, 33-34)    

Kuran’da bildirildigine göre Hz. Musa içinde duydugu heyecanin teblig görevini yerine getirmesine engel olmasindan çekinmisti. Bunun için de Allah’a dua etti:

Dedi ki: "Rabbim, benim gögsümü aç. Bana isimi kolaylastir. Dilimden dügümü çöz; ki söyleyeceklerimi kavrasinlar. Ailemden bana bir yardimci kil, kardesim Harun'u. Onunla arkami kuvvetlendir. Onu isimde ortak kil, Böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok zikredelim. Süphesiz Sen bizi görüyorsun." (Taha Suresi, 25-35)    

Hz. Musa'nin bu samimi duasina karsilik Allah onu ve kardesini özel bir koruma altina aldigini söyle bildirmistir:    

(Allah) Dedi ki: "Pazunu kardesinle pekistirip güçlendirecegiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' verecegiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erisemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlarsiniz." (Kasas Suresi, 35)    

Hz. Musa’nin Firavun’a göstermisoldugu mucizeler, Firavun’un yanindaki bazi kisilerin iman etmesine vesile olurken, Firavun ve kavminin büyük kismi Allah’a karsi büyüklenmekte israr ediyorlardi. Bunun üzerine Hz. Musa’nin Allah’a söyle dua ettigi Kuran’da bildirilir:

Musa dedi ki: "Rabbimiz, süphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatinda bir çekicilik (güç, ihtisam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptirmalari için (mi?) Rabbimiz, mallarini yerin dibine geçir ve onlarin kalblerinin üzerini siddetle bagla; onlar aci azabi görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler." Allah, Hz. Musa'nin duasina söyle karsilik verdi: "Ikinizin duasi kabul olundu. Öyleyse dosdogru yolda devam edin ve bilgisizlerin yoluna uymayin." (Yunus Suresi, 88-89)    

Hz. Musa'nin yukaridaki duasinin ardindan Firavun ve tüm inkarci çevresi helak edilmisve Israilogullari Misir'dan ayrilmislardir. Misir'dan çikmalarindan bir süre sonra, Hz. Musa kardesi Hz. Harun'u yerine birakarak, kirk günlügüne Tur Dagi'na çikti. Burada kendisine vahyin gelmesini bekledi. (A'raf Suresi, 142) Vahy gelince de Allah'a söyle dua etti:    

"... Rabbim, bana göster, Seni göreyim"... (A'raf Suresi, 143)    

Allah, Hz. Musa'nin bu istegine söyle karsilik verdi:    

... (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama su daga bak; eger o yerinde karar kilabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi daga tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayilarak yere düstü. Kendine geldiginde: "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi. "Ey Musa" dedi. "Sana verdigim risaletimle ve seninle konusmamla seni insanlar üzerinde seçkin kildim. Sana verdiklerimi al ve sükredenlerden ol." (Araf Suresi, 143-144)    

Hz. Musa Tur Dagi'na giderken kavminden sorumlu olarak kardesi Hz. Harun'u birakmisti. Ancak kavmi Hz. Musa'nin gidisi ile birlikte gevseklik göstererek Misir'daki putperest inanislara dönüs yaptilar. Kendilerine bir buzagi heykeli yaptilar ve ona tapindilar. Hz. Musa kavminin buzagiya tapmasi üzerine aralarindan müminleri ayirarak Allah'in daha önceden vahyettigi bulusma yerine dogru yola çikti. Ancak bulusma yerine gelmeden bunlari da ayetin ifadesiyle "dayanilmaz bir sarsinti" tutunca, Allah'tan kendisi ve yanindaki müminler için bagislanma diledi:    

... Dedi ki: "Rabbim, eger dileseydin, onlari ve beni daha önceden helâk ederdin. (Simdi) Içimizdeki beyinsizlerin yaptiklarindan dolayi bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden baskasi degildir. Onunla Sen diledigini saptirir, diledigini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bagisla, bizi esirge; Sen bagislayanlarin en hayirlisisin." Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, süphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabimi diledigime isabet ettiririm, rahmetim ise herseyi kusatmistir; onu korkup-sakinanlara, zekati verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacagim." (A'raf Suresi, 155-156)    

Kuran'da Hz. Musa ile ilgili olarak anlatilanlara baktigimizda, Hz. Musa'nin dualarinda en çok dikkat çeken noktalardan birinin, onun içten samimiyeti ve açiksözlülügü oldugunu görürüz. Allah'a samimi bir biçimde dua etmisve O'ndan yardim dilemistir. Allah, Hz. Musa'yi zamanla ve olaylarla egiterek büyük güç sahibi bir peygamber haline getirmistir.    



Yani, önceden de vurguladigimiz gibi, duanin en önemli sartlarindan biri samimiyetle ve içtenlikle yapilmasidir. Insani bu noktada yaniltabilecek engellerden biri, Allah'a karsi utanarak O'na bazi günah ya da kusurlari itiraf etmeme egilimidir. Bazi insanlar bu egilimin etkisiyle Allah'a dua ederken çok "resmi" bir ruh hali içinde olurlar ve belki utanma duygusundan belki de kibirlerinden dolayi Allah'a herseylerini açmazlar. Oysa Allah bizim her türlü kusurumuzu, yaptigimiz, hatta aklimizdan geçen her türlü yanlisve anormal fiil ya da düsünceyi zaten bilmektir.

O halde yapilmasi gereken sey, açiksözlülükle ve samimiyetle Allah'a yönelip her sirrimizi O'na açmaktir. Allah'a karsi duyulmasi gereken içli korku, Allah ile kulu arasina "resmiyet" sokacak bir engel degil, kulunu Allah'a teslimiyetli ve samimi bir biçimde yakinlastiracak bir tesviktir.     
Sayfa Başı Göster selamikaranfil's Profil Bu kullanıcının diğer mesajlarını araştır selamikaranfil
 

  Cevap YazYeni Konu
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa

Foruma Git
Bu işlemi yapamazsınız: Yeni konu gönderme
Bu işlemi yapamazsınız: Konulara cevap yazma
Bu işlemi yapamazsınız: Mesajlarınızı silme
Bu işlemi yapamazsınız: Mesajlarınızı düzenleme
Bu işlemi yapamazsınız: Anket oluşturma
Bu işlemi yapamazsınız: Oy kullanma

Powered by Web Wiz Forums version 7.9
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide

Sayfa yükleme süresi: 0.0781 saniye.